Programlanabilir para ile programlanacak hayatlar

Uluslararası krizlerden beslenen ulusal dijital para sistemi, insanlığı hayal bile edemeyeceği türden bir kontrollü toplumuna dönüştürme potansiyeline sahip.

Bretton Woods, ABD’nin New Hampshire eyaletinde ormanlarla çevrili küçük bir kasaba. Onu tarihe geçiren ayrıntı ise evsahipliği yaptığı bir uluslararası konferans. 55 milyonu sivil olmak üzere 85 milyon insanın hayatını kaybettiği II. Dünya Savaşı’nın ardından yerle bir olmuş şehirlerini ve ekonomilerini yeniden ayağa kaldırmak üzere 44 ülke 1944 yılında bu kasabada bir araya geldi.

Bu ortak arayıştan en karlı çıkan (dahil olmasıyla savaşı sonlandıran) ABD oldu. Uluslararası Para Fonu IMF’nin de kurulduğu toplantının en önemli çıktısı, ABD dolarının altın madenine endekslenmesi (1 ons altın = 35 dolar) ve diğer bütün ulusal para birimlerinin dolar karşısında sabit kurdan işlem görmesi oldu. Dahası, Amerikan doları dünya ticaretinde rezerv para birimi olarak kabul edildi. Yani artık tüm uluslararası ticaret ABD doları ile yapılacaktı.

Bu plandaki en kritik kilometre taşı, 1973’teki petrol krizi sonrası (benzer bir oldu-bittiyle) petrol ihracatçısı ülkelerin fiyatlarını dolara endekslenmesi oldu. Böylece dünyanın en değerli ve stratejik hammaddesi bir bakıma ABD’ye bağlandı. 27 yıl sonra Vietnam’da yürüttüğü savaşta büyük darbe alan ABD, dönemin başkanı Richard Nixon’ın kararıyla altına endeksli yapıyı terk etti. Ancak sayısız bağ ile içiçe geçmiş uluslararası ekonomik sistem ortak para birimi olarak doları kullanmayı sürdürdü.

Ekonomik girdap

Pandemi sürecinde “parasal genişleme” adı altında (karşılıksız) para basarak sıkışan ekonomileri beslenme stratejisinde en hoyrat davranan ülke yine ABD oldu. Ülkenin 4,2 trilyonluk bilançosu, o dönem basılan 4,8 trilyon dolar ile 9 trilyon bandına yaklaştı.

2022’de Ukrayna’yı işgal eden Rusya’nın maruz kaldığı finansal yaptırımlar, Çin ile ABD arasında çıtası her gün yükselen ticari ve siyasi gerilimler, Afrika ülkelerindeki sömürge karşıtı hareketlenmeler, Latin Amerika’nın siyasi çehresini dönüştüren ekonomik darboğaz ve Ortadoğu’da yeniden şekillenen yönetim anlayışları ile birlikte geniş bir koalisyon, ABD dolarının bu belirleyici (ve karşılıksız) yapısını sorgulamaya başladı.

Bu alandaki en somut adım, Çin, Tayland, Hong Kong, Birleşik Arap Emirlikleri ve son olarak Suudi Arabistan’ın yer aldığı “mBridge” adlı proje oldu. Merkez bankalarının aralarındaki para transferlerini daha hızlı, güvenli, düşük maliyetli ve verimli gerçekleştirmesini vaat eden yapının temelini “ulusal dijital para birimleri” oluşturuyor. Süreçler kriptopara jargonunda adını sıkça duyduğumuz “blokzincir” (blockchain) üstünde çalışıyor. Şu an Türkiye dahil 135 ülkenin kendi dijital parası üstünde çalıştığını düşünürsek mBridge, dünya çapında bir ağa dönüşme potansiyeline sahip. Pek dile getirilmeyen yanıysa, ABD’nin 80 yıllık rezerv para egemenliğinin köküne kibrit suyu dökecek olması. Dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda ilerleyen Çin’in önünü alabildiğine açması ise cabası.

Koşullu paralar

Dijital para, Türkiye gibi yaygın kredi ve banka kartı kullanımı olan; elektronik bankacılık hizmetlerin bol ve yaygın olduğu ülkeler için gayet makul ve pratik bir çözüm gibi duruyor. Ancak dijital ekranlarda görünen para ile “dijital para” aynı şey değil. Daha doğrusu dijital para, blokzincir ve akıllı kontrat özelliğiyle, geleneksel paranın çok ötesinde bir düzenin taşlarını döşüyor.

Bu yapıda para, istenen senaryolara göre programlanabilir hale geliyor. Örneğin bir mal ya da hizmet satışında, işlem gerçekleştiği anda karşı tarafa otomatik geçen; ya da işlem tamamlanmadan karşı tarafın harcayamayacağı şekilde süreçler bu altyapıyla mümkün. Bir amaçla verilen paranın sadece o amaca uygun şekilde harcanması da öyle.

Ancak dijital paraların bir de “karanlık” yüzü var. Bu sayede para otoritesi (devlet) herkesin, her kuruşu; onu kazanma ve harcama şekline dair her şey hakkında hem bilgi hem de yetki sahibi hale geliyor. Bütün işlemler kalıcı, silinemez ve denetime / takibe açık dijital kayıtlar (blokzincir) üstünde gerçekleştiği için paranın vadeli hale gelmesi dahi olası. Böyle bir kabiliyet ile örneğin ekonomiyi canlandırmak adına maaşınızın bir kısmının (ya da tamamının) aysonuna kadar mutlaka harcanması şart koşulabilir. Veya tam tersine gelirinizin bir kısmı ya da tamamı tam tersi bir niyetle harcanamaz hale getirilebilir. Bireysel bazdaki bu kontrol gücü, uluslararası çapta da geçerli. Yani dijital paralar ile teoride devletlerarası finansal ilişkiler da kontratlara bağlı ve denetime tamamen açık hale gelecek.

Siber güvenliğe bağlı zaaflarla oluşabilecek felaket senaryolarını şimdilik bir kenara bırakırsak, gayet makul gerekçelere dayanan ulusal dijital para projeleri, insanlık tarihinde şimdiye dek görülmemiş; hayal bile edilmemiş yeni bir dönemi hazırlıyor. Hayli sancılı bir doğum olacağına da şüphe yok.

(14 Haziran 2024 tarihli Oksijen gazetesindeki yazım.)



Yayın Tarihi:


Yorumlar

2 yanıt

  1. melih özçelik avatarı
    melih özçelik

    Güzel konuya değinmişsiniz amirim
    Bu konudaki fikrim Dolarizasyonun bitmesi her ülkenin kendi para birimi ile alışveriş yapmasına olanak sağlayan Tek kutuplu ekonomi düzenine son verilmesi yönünde. Ancak, ülkelere bağlı nispeten daha güvenli bağımlı para yerine ,bağımsız dijital para burada yeterli olurmu bilmiyorum. Karşılığı basketbol takımı olan paralara ne kadar güvenilir ? soru işareti Aslında neden olmasın ? Kağıdın üzerine rakam yazınca PARA, kural yazınca KANUN oluyor. Yaşam dediğin şey bu ikisi arasında bitiyor.
    Kolay gelsin..

  2. Sedat avatarı
    Sedat

    En güzeli eski usul değiş tokuş 🙂

Görüşlerinizi paylaşın: